BASIN AÇIKLAMASI
Geçtiğimiz günlerde İstanbul'da bir ‘tarikatın’ sözde ‘lideri’ 58 yaşındaki Eyüp Fatih Şağban, 12 yaşındaki bir çocuğuna cinsel istismarda bulunduğu için tutuklanmıştır. Sanık Sağban, mağdurun babası ile yaptığı telefon görüşmesinde yaptığı sapkınlıkları itiraf ederek suçunun örtbas edilmesini istemiş; ancak bu elim hadiseden aile haberdar olunca savcılığa şikâyette bulunmuştur. Bu vahim hadise dünya toplumları ve ülkemizde çocuklara yönelik artan cinsel istismar vakaları ve bunlara yönelik alınması gereken tedbirleri bir defa daha gündemimize getirmiştir.
Öncelikle bir hususun altını çizmek isteriz. İslam dininin temel referanslarına aykırı, uydurulmuş birtakım dini hitap ve makamların arkasına sığınarak insanlık dışı fiillerini, aşağılık suçlarını örtbas etmeye çalışan böyle mahlûkların isimlerinin İslam ile yan yana gelmesi bizleri derin üzüntü ve endişe içinde bırakmaktadır. İslam dini her türlü ahlaksızlık ve sapkınlığı yasaklamakta, en ağır şekilde cezalandırılmasını öngörmektedir. İslamiyet, çocukların her türlü istismar ve zulümden korunduğu, sevgi ve değer gördüğü bir toplumun inşasını hedefleyen hükümler vaz etmektedir.
"Küçüklerimize merhamet etmeyen bizden değildir" şeklinde buyuran bir Peygamberin ümmetinde ahlaka ve vicdana sığmayan böylesi sapkınlıkların zuhur etmesi mümkün değildir. Bu tür suçların faillerinin din adamı olmaları mümkün olmadığı gibi, dini inancı olduğundan dahi şüphe duyulmalıdır. Ancak bu tür fiillerin faillerinin kınanmasının ötesinde bu fiil ve sapkınlıklara kapı açan olguların ortadan kaldırılmasının zaruri olduğu bu elim olayla bir kez daha gündeme gelmiştir.
Bugün yazılı ve görsel eserlerde, televizyon içeriklerinde ve sosyal medyada cinsel istismarı tetikleyici, çocukları cinsel obje haline getiren yayınların yaygın olarak yer aldığını endişe ile görmekteyiz. Cinsel istismar fiilleri, subliminal içerikli ve çocukları kapsayan teşhirci yayınların etkisinde gittikçe artmakta ve önlenmesi için ekstra önlemler alınması elzem hale gelmektedir. Bu tür yayınlar için ön denetim mekanizmasının daha etkin hale getirilmesi; RTÜK başta olmak üzere denetleyici kurumların Kanun’da verilen yetkilerini etkin ve yeterli düzeyde yerine getirmesi; yayınların ve sorumlularının caydırıcı şekilde cezalandırılması gerekmektedir.
Cinsel istismar suçuna ilişkin cezaların yetersizliği, rehabilitasyon ve diğer güvenlik tedbirlerinin etkin olmayışı bu suçların artarak devamına sebep olmaktadır. Cinsel istismar faillerinin çoğu kez ilk fiilden çok sonra tespit edilebildiği görülmektedir. Bu durum, cezaların yetersizliği yanında, çocuk istismarında şikâyet mekanizmalarının etkin olmayışı ve önleyici tedbirlerin alınmamasından doğan bir eksiklik olarak ortaya çıkmaktadır.
Cezalandırma mekanizmalarının yanı sıra çocukların ve çocuklarla ilişkide olan yetişkinlerin belirli periyodlarla testlere tabi tutulması bu suçların istismar oluşmadan kontrol altına alınmasında işlevsel bir yöntem olarak geliştirilmelidir. Çocuklarla bire bir iletişimi olan yetişkinlerin cinsel istismara eğiliminin önceden ölçülmesi ve bu kişilerin çocukla iletişiminin kesilerek rehabilite edilmesi; çocukların periyodik olarak uzmanlarca kontrolünün sağlanması bu doğrultuda alınabilecek önlemlerdir.
Çağımız toplumlarının kanayan yarası olan cinsel istismar suçlarına karşı caydırıcı bir ceza mekanizmasının etkin şekilde işlemesi ve önleyici hukuki, sosyal reformların ivedilikle yapılması gerekmektedir.
HUKAD, çocuklara yönelik cinsel istismar başta olmak üzere her türlü istismarın önlenmesi, cezalandırılması ve ortadan kaldırılması için kişi ve kurumlar düzeyinde her türlü etkin mücadeleyi verecektir. Somut hadise özelinde de İslam dininin reddettiği birtakım unvan ve kisvelerin arkasına sığınarak cinsel istismar fiillerini işleyen kişilerin deşifre edilmesi ve en ağır şekilde cezalandırılmaları için takipçi olacaktır.
Kamuoyuna saygılarımızla arz ederiz.
HUKUKÇU KADINLAR DERNEĞi