BASIN AÇIKLAMASI
Son günlerde bazı basın yayın kuruluşlarında baroların seçim sisteminde değişiklik içeren kanun taslağı hazırlandığına dair haberler çıkmaktadır. Üyelerinin mesleki haklarının korunması ve hukuki gelişimi için çalışan, hukukun her alanda yaygınlaştırılmasını ilke edinmiş bir sivil toplum kuruluşu olarak, bu basın açıklamasını yapma zarureti hasıl olmuştur.
Barolar Anayasa’nın 135. Maddesine dayanılarak kurulmuş olan meslek kuruluşlarıdır. Anayasada kamu kurumu niteliğinde bir meslek kuruluşu olarak nitelendirilen barolar Avukatlık Kanunun 76. Maddesi gereğince avukatlık mesleğini geliştirmek, saygınlığını korumak, avukatların ortak ihtiyaçlarını karşılamak gibi ‘Savunma’nın sağlam duruşunu teminat altına alacak görevlerle birlikte ”hukukun üstünlüğü ve insan haklarını korumak” yönünde ulvi bir görev de yüklenmiştir. Ancak, mevzuatla görev tanımı bu kadar açık ortaya konulmuş olan barolar uzun yıllar boyunca avukatlık mesleğinin gelişimi ve mesleki dayanışmaya ciddi bir katkı vermediği gibi, hukuk fakültesinde aynı sıralarda eğitim aldıkları bir kısım meslektaşlarını sırf başörtülü oldukları için çalışma hakkından yoksun bırakmak için birtakım düzenlemelerin ve eylemlerin odağı haline gelmiştir. TBB tarafından 1971 yılında tavsiye niteliğinde hazırlanan Anayasal ve yasal düzenlemelere aykırı olmaması gereken Meslek Kurallarına dayanarak 42 yıl başörtülü avukatların duruşmalara katılması mümkün olamamıştır. Dini inancı gereği başını örten yüzlerce avukat barolardan ve meslekten dışlanmıştır. Bu meslektaşlar başörtülü ruhsat alamamış, baro faaliyetlerine katılamamış; ayrımcı nefret içeren bir muamelenin muhatabı olmuşlardır.
Avukatlık Kanunu 50 yıllık bir kanundur. Baroların teşekkülü ve seçim usulüne dair düzenlemelerde 20 yıl önce birtakım değişiklikler yapılsa da demokratik ve temsili bir sistemin izlerini taşımaktan maalesef uzaktır. Meslektaşların çoğunun fikirlerinin temsil edilmediği, bakış açılarının karar ve icraya yansıtılmadığı bir baro sistemi ile Kanun’daki görevlerin hakkıyla yerine getirilmesi temsilde adaletin sağlanması mümkün değildir. Nitekim ülkemizde sayıca en çok kayıtlı avukatı bulunan ve bu yönüyle dünyada da ilk sıralarda yer alan İstanbul Barosu, mevcut seçim sistemi ile avukatların yalnızca %30 unun oyuyla
yönetilmektedir. Bunun sonucu olarak da meslektaşların çoğu kendi meslek örgütleri ile aidiyet bağı hissedememektedir. Avukatlar çoğunluğun temsilinin olmadığı baro komisyonlarında görev almamakta veya aidiyet gelişmediği için faaliyetlere katılım sağlamamakta, CMK, kimlik alışverişi gibi zorunlu birkaç iş dışında baroyla bir iletişim içine girmemektedir.
Mevcut seçim sistemi çoğulculuktan uzak, demokratik bir temsili sağlamadığından meslektaşlara ait tüm fikirlerin baronun bütün organlarında temsilini sağlayacak bir seçim sistemine geçilmesi elzemdir. Bu sebeple kamuoyuna yansıdığı gibi Avukatlık Kanunu’nda Baroların teşekkülü ve seçim sisteminde bir değişiklik çalışması yapılıyorsa Dernek olarak iki hususta teklifimiz söz konusudur.
Baro seçimlerinde “Nisbi Temsil Sistemi’ getirilmelidir. Yönetim Kurulu dahil Baro organlarının tamamında ve TBB delegasyonunda nisbi temsil yöntemi uygulanmalıdır. Böylece barolarda her düşüncenin temsili ve yönetim çalışmalarına katkı vermesi sağlanmış olacaktır.
İkinci teklifimiz de ‘Baro Meclisi’ ne resmi baro organları arasında yer verilmesidir. Böylece demokratik kurumların temel dinamiklerinden olan katılım ve çoğulculuk sağlanmış olacaktır.
Avukatlık Kanunu’nda Baroların teşekkülü ve seçim sistemine dair Meclisin yapacağı değişiklik çalışmalarının kamuoyundan takipçisi olacağız. Sivil toplum kuruluşu olarak bu çalışmalara dair görüş ve tekliflerimizin dikkate alınmasını temenni ediyoruz.
Kamuoyuna saygılarımızla arz ederiz.
HUKUKÇU KADINLAR DERNEĞİ