KAMUOYUNUN DİKKATİNE
28 Şubat darbesi 1991 yılında Refah Partisi’nin ilk defa meclise girmesi ve siyasal alanda İslam’ın ifade edilmeye başlanması ile başlayan bir süreçtir. Darbeye zemin hazırlamak için bu tarihlerden itibaren çok sayıda faili meçhul cinayet işlenmiş; güya başına İslami kelimesi getirilen birçok illegal örgüt kurulmuş; masum binlerce insan sırf Müslüman oldukları için sözde mevcut bu örgütlere üye gösterilerek gözaltına alınmış, daha sonra Devlet Güvenlik Mahkemeleri’nde yargılanarak ağır ceza veya müebbet hapse mahkum edilmişlerdir.
Bu dönemde İslami dünya görüşüne sahip veya yakın olduğu düşünülen birtakım gençler proje gibi seçilerek İslami yıpratmak, kamuoyunda bu çevrelere karşı güvensizlik oluşturmak için mahkumiyet kararı verilmiştir. Bu mahkumiyet kararlarının yargıya askeri vesayet makamlarınca verilen 28 Şubat brifinglerinin ürünü olduğu bugün herkesin malumudur. Birçok alanda olduğu gibi yargı kararlarına da müdahale edilmiş, gözaltında işkence ve kötü muamelede bulunularak uydurma delil üretilmiş, baskı altında ifadeler alınmıştır. 28 Şubat terörüyle Devlet Güvenlik Mahkemeleri’nde işkence altında alınan ifadelere, sahte delillere dayanılarak, hayali örgüt üyeliklerinden, adil yargılanma hakkı ihlal edilerek 17/18 yaşında genç fidanlar cezaevlerinde çürümeye terk edilmiştir.
28 Şubat süreciyle uzun yıllar hapse mahkum edilen mağdurlar hala bu haksızlığın giderilmesini beklemektedir. Bu süreçte birçoğunun anne babaları evlatlarının uğradığı haksızlığı anlatırken vefat etmiş, aileler dağılmış, çocuklar babasız büyümüş, manevi sıkıntının yanı sıra ailelerin yaşadığı ekonomik dramlarda toplum vicdanını kanatan boyutlara ulaşmıştır.
Dönemin belirli siyasi ve dini görüşe sahip kesimlere karşı ayrımcı, dışlayıcı ve insan haklarına aykırı uygulamaları göz önüne alındığında, bu insanları mahkum eden hakim ve savcıların delilleri değerlendirme ve takdir yetkisini kullanmada tarafsız ve adil olmadığı izahtan varestedir.
28 Şubat darbe döneminin yargılamalarını askeri brifinglerin gölgesi altında yapan bu zihniyet, aynı zamanda yakın tarihimizin kanlı ve hain darbe girişimi olan 15 Temmuz darbe girişimi sonrası Fetö terör örgütüne mensubiyetten tutuklanmıştır. Birçoğu Fetö’ye mensup olan bu hakim ve savcıların vermiş oldukları mahkumiyet kararlarının yeniden gözden geçirilmesi zaruridir. Çok açık ki, darbeci zihniyetin tesis ettiği bu sözde kararlar bir an önce yok sayılarak, Yeniden Yargılama yapılmalı, mağdurlara adil yargılanma hakkı tanınmalıdır. Yeniden yargılanma hakkının verilmesi yalnızca bir hakkın sağlanması değil, insan haklarına saygılı bir hukuk devleti olmanın ve Anayasamızın da bir gereğidir. Bu yargılamaların yeniden yapılması ile masum bu kişiler aklanacağı ve mağduriyetlerine son verileceği gibi, sözde eylem ve suçların gerçek faillerine ulaşmak veya ihdas edilen hayali örgütlerin arkasındaki provokatörlerin tesbiti mümkün olabilecektir.
Hukukçu Kadınlar olarak 28 Şubat sürecinin tüm mağdurlarının uğradıkları haksızlıkların giderilmesini; darbe zihniyeti ve Fetöcü yaklaşımla verilen yargı kararlarıyla mahkum edilen mağdur/masum olanların senelerdir uğradıkları haksızlıkları ortadan kaldıracak ve mağduriyetlerini giderecek her türlü hukuki ve siyasi kararların alınması gerekliliğini önemle vurguluyor; tek bir mağdur kalmayıncaya kadar meseleyi takip edeceğimizi, mağdurlara hukuki ve manevi desteğimizi sürdüreceğimizi kamuoyuna saygıyla duyururuz.
HUKUKÇU KADINLAR DERNEĞİ
9.02.2018