25 Kasım Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi Günü Basın Bildirisi

 

BASIN BİLDİRİSİ

 

Ülkemizde son yıllarda bu konuda farkındalık oluşmuş ve kadına karşı şiddetin önlenmesi için yasal düzenlemeler yapılmış ve tedbirler alınmıştır. Buna rağmen yeni tarihli bir istatistiğe göre;

Tüm kadınların % 25'i Fiziksel şiddete uğruyor.
Şiddete uğrayan kadınların %75'i eşi tarafından şiddete uğruyor.
Şiddete uğrayan erkeklerin % 75'i aile dışından gelen şiddete uğruyor.
Cinayet sonucu ölen kadınların %40-70 eşi tarafından öldürülüyor.
Tecavüze uğrayanların %50 si 18 yaş altında ve bunlardan %10 erkek çocuk gerisi kız çocuktur.
Her 4 kız çocuktan biri cinsel şiddete uğruyor.
Daha çok 7-9 yaş arası çocuklar cinsel şiddete uğruyor.
5-10 yaş arası çocukların %55'i ensest mağdurudur.
10-16 yaş arası çocukların %40 ensest mağdurudur.
Cinsel saldırganların %75'i tanıdık biridir.
Ensest olaylarında faillerin %50'si öz baba ve sırasıyla amcalar enişteler, ağabeyler, dedeler ve dayılardır.
Acil yardım hattını arayan kadınlardan % 57'si fiziksel şiddete, % 46,9'u cinsel şiddete, % 14,6'sı enseste ve % 8,6'sı tecavüze maruz kalmıştır.

Kadın-erkek eşitliğini toplum vicdanına yerleştirememiş olmamız ve erkek bakış açısının devlet mekanizmasına hakim olmasının bir sonucudur mevcut durum.

Ülkemizde yasalar çıktı, Kadına Karşı Şiddeti Önleme Merkezleri ve adliyelerde Savcılık birimleri oluşturuldu ama ne yazık ki yetmedi. Eşine ve diğer kadınlara saygı göstermeyen bir erkek devlet gücüyle “saygıya” davet edilse de devletin görmediği yerde yine eski tutumuna döndü. Şiddet gören bir kadın şunları anlatıyordu: “Eşim beni senelerdir dövüyor, gidecek yerim olmadığı ve çocuklarım küçük olduğu için çekmek zorunda kaldım. Çocuklarım büyüyünce kendine itiraz ettikleri takdirde onları da dövmeye başladı.” Bayanın yargıya başvurmak istemesinin sebebi, oturdukları evi satmak için eşinin aile fertlerine baskı yapması ve itiraz edilince de hepsini evden dışarı atması. Kısacası artık hiç çare kalmayınca yargı yoluna başvurulmuş. Babasından yıllardır sorunların çözümünde şiddet kullanmayı gören erkek çocuklar da belki aynı şekilde davranacak. Yani şiddet maalesef öğrenilen bir şey. Devletin son çare olarak verdiği uzaklaştırma kararı, sorunları çözmüyor hatta bazen daha da büyütüyor. Evine giremeyen erkek daha da bilenerek saldırıyor eşine. O durumda devlet kadını kurtarana kadar iş işten geçiyor.

“Cennet anaların ayakları altındadır” diyerek kadını diğer tüm canlıların baş tacı eden İslam dini ve kimliklerinde %99 “Müslüman” yazan milletimiz. Bu iki kıstas karşısında ülkemiz de kadının saygı görmesi, hele hele kadına karşı şiddetten hiç bahsedilmemesi gerekirken maalesef fiili durum bunun tam tersi. Peki ne yapılması gerekli? Bazı kurumlar okullara insan hakları dersi konulması teklifinde bulunuyorlar. Bu da yapılsın ama öncelikle “güzel ahlak” dersi ve güzel ahlakın somutlaşmış hali Hz.Muhammet (SAV) tanıtılsın ve gerçek manada öğretilsin gençlerimize. Hz.Muhammet (SAV)’in savaşlarından önce kişiliği, güzel ahlakı okutulsun. Gençlere kötü davranışın sonunda polisi göstermeden önce, içlerindeki polisi harekete geçirmek lazım. Şiddete başvuran erkekler, devlet tarafından davet edilerek bu davranışlarının nedeni araştırılsın ve öğütler verilsin onlara. Belki bir kaçı etkilenir ve davranışlarını değiştirir.

Genç kızlarımıza da gerekli eğitim verilmeli. Toplumda özellikle gençlerde görülen ahlak erezyonunun önüne geçilmelidir. Kızlarımıza, kadınlarımıza dış görünüşün değil, özün yani ahlakın güzelliğinin önemini anlatmalıyız. Dikkat çekici ve dekolte giyim tarzı ilk başta karşı cinsin ilgisini çekse de nihayetinde dış görünüşten ibaret bir kadına erkekler tarafından saygı duyulmuyor. Ama ahlakı güzel, beyni dolu, ayakları üzerinde durabilen bir kadın karşısında tüm erkekler saygı göstermek zorunda kalıyor. Kadın kendini muhafaza ettiği müddetçe saygı görüyor.

Nihayetinde kadına karşı şiddetin çözüm yeri yargı değil, okullardır. Adalet ve sevginin yeri vicdanlardır. İki kavram vicdanlarda yerini bulursa ne polise ne kadın sığınma yerine ihtiyaç kalacaktır. Kadının, Yaratıcının ona emaneti olduğunu erkek çocuklarımıza öğrettiğimiz zaman onlar da emaneti gereği gibi koruyacaklardır. Genel olarak “Yaratılanı severim, yaratandan ötürü” kıstasını vicdanlara yerleştirdiğimizde kadına, erkeğe, çocuğa tabiata, hayvana vs. tüm şiddetler son bulacaktır.

 

HUKUKÇU KADINLAR PLATFORMU

25.11.2014