10 Aralık 2018 İnsan Hakları Günü

 

BASIN AÇIKLAMASI

 

İçinde bulunduğumuz 21.yüzyılda insan hakları ihlalleri her geçen yıl yoğunlaşarak artmaktadır. Özellikle İslam coğrafyası yaşam hakkı ve işkence başta olmak üzere en ağır temel hak ihlallerine maruz bırakılmaktadır. Batı Coğrafyasının Ortadoğu ülkelerine yönelik Uluslararası insan hakları belgelerine aykırı tutumu bu ağır ihlallerin temel kaynağını teşkil etmektedir. Çok kısa süre önce Ağustos 2018'de Yemen'de yaşanan katliam, bölgesel hak ihlalleri serisinin ilk örneği olmadığı gibi, söz konusu tutum devam ettiği sürece sonuncu da olmayacaktır. Bu tür katliam, iç savaş ve işgal fiilleri; keza yaşam hakkı, işkence, kötü muamele ve onur kırıcı ceza başta olmak sistematik olarak işlenen diğer hak ihlalleri yakın dünya geçmişinde defalarca acı şekilde tecrübe edilmiştir.

2 Ekim 2018'de Suudi Gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın ölümüne yönelik şüpheli cinayetin aydınlatılamaması ve yaptırımsız kalması yaşam hakkının ve basın özgürlüğünün açık bir ihlali olarak ortada durmaktadır. BM başta olmak üzere Uluslararası örgütlerin ve bu örgütlere üye ülkelerin olayın faillerini örtbas etme çabası dünya üzerindeki her bireyin yaşam hakkının teminatsız kalması anlamına gelmektedir.

Diğer yandan Suriye'de yaşanan iç savaş sebebiyle mülteciliğe zorlanmış milyonlarca Suriyeli belirsiz statüde, yaşam hakkı ihlali ve işkenceye maruz kalmakta; ayrıca bu kişiler sosyal ve ekonomik hak ihlallerine muhatap bırakılmaktadır. Suriye iç savaşının üzerinden yedi yıl geçmesine rağmen milyonlarca insan en temel insani haklarından temel haklarından mahrum yaşamaya terkedilmiştir. İltica sorunu bir yana Suriye hapishanelerinde binlerce kadın ve çocuk özgürlüğünden mahrum bırakılmakta ve insanlık dışı muameleye tabi tutulmaktadır. Türkiye'nin misafir ettiği ve insani her türlü yardımı ulaştırdığı 3,5 milyon Suriyeli dışındaki mültecilere tüm dünya kör ve sağır kalmaya devam etmektedir.

Emperyalist devletlerin müdahalesiyle gerçekleşen ihlaller, uluslararası topluma üye devletlerce bu ihlallerin görmezden gelinmesi ve pozitif bir müdahalede bulunmaması sebebiyle bugün Afrika'da her gün yüzlerce kadın ve çocuk açlıktan ölmektedir. BM başta olmak üzere insan hakları alanında çalışan kurumlar ve Uluslararası toplumun çözüm bulmaktan aciz olmadığı bu yüzyıldan daha eski bu sorun bir kökleşmiş bir insan hakları ihlali olarak sistematik şekilde devam etmektedir.

Ülkemiz özelinde pek çok insan hakları kazanımının korunması ve doğabilecek hak ihlallerinin çözümü ve ortadan kaldırılması için aktif şekilde çalışmaya devam edilmelidir. Bu bağlamda eski Türkiye'ye özlem duyan yasakçı zihniyetin başörtüsü özgürlüğü başta olmak üzere kazanılmış haklarımıza yönelik her türlü müdahale girişimine karşı diri ve iri bir şekilde savunmada kalmaya, hep birlikte dik durmaya devam edeceğiz. Kadın erkek ayrımcılığı üzerinden kadınlara yöneltilmiş her türlü dışlayıcı ve şiddet içeren eylemle mücadele yerimizi alacağız. Her türlü ayrımcılık fiiline karşı din, mezhep, ırk ve belirli sosyal gruba mensubiyet kaynaklı olarak farklı muameleye karşı olduğumuzu beyan ederiz.

HUKAD olarak doğuştan var olan ve insanın insan olması sebebiyle sahip olduğu hakların tümünün korunması için, başta İslam Coğrafyasında yoğunlaşmış insan hakları ihlalleri olmak üzere her türlü mücadelenin destekçisi olacağız.

Kamuoyuna saygılarımızla arz ederiz.

 

HUKUKÇU KADINLAR DERNEĞİ

10.12.2018